11 Kasım 2010

FORENSIC INTERVIEWING OF CHILD WITNESSES BY LAW ENFORCEMENT PERSONNEL

Neylan ZIYALAR, Sevil ATASOY
Institute of Legal Medicine and Forensic Sciences, Istanbul University, Istanbul, Turkey

Abstract
Children involved as witnesses in legal proceedings may have to tell their story on several occasions. This starts with the initial interview and may culminate in examination and cross-examination in court. The primary reason for the existence of any investigation in the forensic scientific field is to gather information. The success of the investigation is directly related to the ability of the investigator to conduct effective interviews. Of all the topics in law enforcement academies and criminal justice training centres, one of the critical topics that always seems to get poor, little, or even no attention at all is the forensic interview with children. However, the skill of interview is a technique  that can be learned and must be included in the curricula. The aim of this paper is to present forensic interviewing techniques with children which is evaluated by Istanbul University, Institute of Forensic Sciences as a course in the curriculum of law enforcement academies.

Key words
Interview techniques; Children; Police.
Download PDF

© 2011 PROBLEMS OF FORENSIC SCIENCES Created by Jakub M. Milczarek


10 Kasım 2010

GRADUATE POLICE EDUCATION IN TURKEY: 10 YEARS OF EXPERIENCE

Sevil ATASOY, Ersi ABACI-KALFOGLU, Neylan ZIYALARIstanbul University, Institute of Legal Medicine and Forensic Sciences
Problems of Forensic Sciences 2001  Vol. 47 (XLVII)  194-198
Abstract
The Institute of Legal Medicine and Forensic Sciences of Istanbul University, Turkey is an institute of higher learning that aims to teach the graduates of diverse disciplines the forensic aspects of their fields. The institute that gives master’s and PhD degrees in Forensic Sciences, aims to enable students to explore a particular interest across several fields. One of the groups of students is graduates of Turkish Police or Military Academies. The institute enrolls students from 1990 and on to this program. Characteristics of the program will be presented in order to share our experiences with international colleagues.

Key words
Graduate education; Law enforcement; Istanbul University; Turkey.
Download PDF
 

23 Eylül 2010

Medical-Legal Aspects of Abused Substances: Old And New - Licit And Illicit

Marcelline Burns, Thomas Page

6" x 9", casebound, 248 pages

2006, Lawyers and Judges

Contributors: Sevil Atasoy, Tanil Baskan, Martin Boorman, Nina Emerson, Peter Gerstenzang, Clark John, Sarah Kerrigan, Chuck Matson, Joel Mayer, Morris Odell, Trinka Porrata, Eric Sills, Philip Swann

 “If you regularly handle cases involving substance abuse or need information on newly compounded substances, as well as re-discovered drugs of abuse such as Ecstasy, Meth, PCP, Gamma Hydroxy Butyrate, otherwise know as the "Date Rape Drug", and Anabolic-Androgenic Steroids popular with today’s athletes, this is your reference of choice. It has extensive chapters devoted to the above substances as well as others. The authors discuss the role of law enforcement officers in abused substance cases, double standards in enforcing substance abuse laws, driving under the influence of drugs as opposed to alcohol, and legal and prosecution perspectives regarding this type of case. This book contains much valuable information and is a must for anyone who regularly deals with prosecuting or defending substance abuse cases.
The authors also present case studies of Turkey and Australia’s laws pertaining to abused substances and driving, and how they were developed. This information is particularly valuable to those involved in the creation of substance abuse legislation, here in the US and around the world.”

22 Ağustos 2010

DNA hiçbir zaman yalan söylemez

"Ben masumum" diyenler ona başvuruyor
22 Ağustos 2010 Pazar, 10:22:29
DNA hiçbir zaman yalan söylemez
Prof. Dr. Sevil Atasoy ve ekibinin 5 yıldır devam eden Masumiyet Projesi, haksız yere hapis yatanların umudu oldu. Hukukçu ve biyologlardan oluşan 7 kişilik ekip demir parmaklıklar ardında olan ama ısrarla “Ben masumum” diyenlere gönüllü danışmanlık hizmeti veriyor.

Tülay Şubatlı

Hırsızlık, cinayet ya da bir tecavüz olayının ardından deliller toplanıyor, görgü tanıkları dinleniyor, soruşturmanın sonunda bir kişi tutuklanıp cezaevine gönderiliyor. Peki ömür boyu demir parmaklıklar arkasında kalacak kişi ya gerçek suçlu değilse? Ya boş yere hapis yatıyorsa? Adaleti sağlarken bir başkasına yapılan adaletsizlik nasıl ortaya
çıkarılacak? Ülkemizde boş yere hapis yatanlar için artık umut kapısı var... Masumiyet Projesi...
İlk defa 1992’de Amerika’da hayata geçirilen ve şimdiye kadar boş yere hapis yattıkları anlaşılan 258 kişinin serbest kalmasını sağlayan projeyi Türkiye’de Prof. Dr. Sevil Atasoy yıllardır sessiz sedasız bir şekilde yürütüyor.

Masumiyet Projesi nedir?
Türkiye’nin değişik cezaevlerinde büyük ölçüde cinsel saldırı ile bağlantılı cinayet olaylarından hüküm giyen ve hâlâ “Fail ben değilim” diyenlerin suçsuz olup olmadıklarını araştırıyoruz. Öncelikle bir cinsel saldırı vakası ve ona bağlı o tarihten kalan DNA analizi yapılmamış bir biyolojik delil olmalı. DNA analizi ile yeniden yargılanmalarını sağlıyor ve suçsuz oldukları anlaşılırsa serbest kalıyorlar.

Niye bu vakalarda ille de biyolojik delil arıyorsunuz?
Çünkü bundan 6-7 sene öncesinde DNA analizleri her olayda rutin olarak yapılmıyordu. O zaman daha çok parmak izi, görgü tanıklığı ya da failin ikrarıyla neticeye varılıyordu.

Şimdiye kadar kaç kişi bu proje sayesinde kurtuldu?
Önceleri sadece tanıdıklar vasıtasıyla bize ulaşanlara verdiğimiz hukuki destek, giderek daha profesyonel bir hal almaya başladı, zaman içinde başvuru sayısı arttı. 5 yılda 5 kişinin suçsuz yere hapis yattığı anlaşıldı. Bu kişiler bizim yardımımızla yeniden yargılandı ve suçsuz oldukları anlaşılınca serbest bırakıldılar.

Proje nasıl işliyor?
Üç hukukçu, dört biyologdan oluşan ekibimizle öncelikle ciddi bir dosya incelemesi yapıyoruz. Dosyayı hem hukuki yönden inceliyoruz hem de DNA analizine uygun biyolojik örnek olup olmadığını araştırıyoruz. Tabii bütün bunları gerçekleştirmek çok uzun zaman alıyor.

TÜRKİYE MUTLAKA DNA BANKASI KURMALI
İngilizler, olay yeri ve mağdurlardan elde edilen biyolojik delillerin DNA bilgisini, ileride yakalanacak şüpheliyle karşılaştırabilmek için bir veri tabanında arşivlediler. Böylelikle, dünyanın ilk DNA veri bankası kurulmuş oldu. 1994’ten bu yana ülkeler birbiri ardına DNA bankası yasaları çıkarıyor. Prof. Dr. Sevil Atasoy, “DNA bankası kurulması ve yasa çıkması şart” diyor.

40 AY BOŞ YERE HAPİS YATTILAR
İstanbul’da cinayete kurban giden alt komşularının öldürülmesinin ardından tutuklanan Bircan ve Cemal Başak çifti, Prof. Dr. Sevil Atasoy’un Masumiyet Projesi kapsamında özgürlüklerine kavuştu. Komşuları öldürülen Başak çifti, olay yerindeki kan, doku, saç teli, sperm, parmak izi ve sigara izmariti gibi somut deliller bulunmasına rağmen cesedin yüzündeki ısırık izi yüzünden 40 ay hapis yattı. Bircan Başak’a bir şeftali ısırtıldı ve diş kalıbı alındı. Adli Tıp raporuyla cesetteki ısırığın Bircan Başak’a ait diş izleriyle
uyuştuğu iddia edildi. Biri ısırdı biri öldürdü denilerek karı koca 2002’de tutuklandı.

Suçsuz olduklarını söyleseler de onlara kimse inanmadı. Sevil Atasoy’un hukukçu asistanlarından biri balık almaya gittiği balıkçıdan çiftin hikâyesini öğrenince, olayı Sevil Atasoy’a anlattı. Dosya üzerinde inceleme yapan Atasoy ve ekibi, şeftali ısırtılarak mukayese yapılamayacağını belirten bir rapor hazırladı. İşte bu rapor sayesinde yeniden yargılanma hakkı elde eden Başak çiftinin DNA analizlerinin sonuçlarının da alınmasıyla suçsuzluğu ispat edildi ve 40 ay sonra özgürlüklerine kavuştular. Cinayeti işleyen gerçek katilse olaydan tam dört yıl sonra yakalandı ve cinayeti itiraf etti.

KİMLİK KARTI
Prof. Dr. Sevil Atasoy 1949’da İstanbul’da doğdu. Alman Lisesi ve İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi’nden mezun oldu, biyokimya alanında uzmanlık ve tıp bilimleri doktorası yaptı. Türkiye’de olay yeri inceleme, kriminal laboratuvarların gelişmesi ve DNA delillerine katkısı nedeniyle yılın bilim insanı ödülüne layık görüldü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Adli Tıp Enstitüsü emekli öğretim üyesi olan Atasoy 1980-1993 yılları arasında Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu Kimyasal Tahliller İhtisas Dairesi başkanlığını, İstanbul
Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü’nün 1988-2005 yılları arasında müdürlüğünü yürüttü. Geçen yıl Birleşmiş Milletler Uluslararası Uyuşturucu Kontrol Kurulu’nun başkanlığını yaptı. Uluslararası Adli Bilim Hizmetleri’nin (IFSS) sahibi olan Sevil Atasoy, televizyonda ilgiyle izlenen Kanıt dizisinin danışmanı ve sunucusu.
Yorum EkleHaber Yorumları (6)
akp ve ergenekon isidir garanti
Misafir23 Ağustos 2010 Pazartesi 04:36
böyle projeleri uygulayanlara sonsuz teşekkürler işte dünyada iz bırakmak buna denir umutsuz insanlara umut olmak değeri biçilirmi yolunuz açık olsun
Misafir22 Ağustos 2010 Pazar 11:29
başarılarınızın devamını dileriz her konuda devlettende tam destek alırsınınız insallah
Misafir22 Ağustos 2010 Pazar 11:02
dna yalan söylemez ama her analizde bir güven aralığı vardır ve bir de işin ehli olma durumu vardır. adli tıpta sperm örnekleri bile karıştırılırken çıkan sonuçlar yüzde kaç güvenilirlik oluşturabilir ki.
Misafir   22 Ağustos 2010 Pazar 10:52
helal olsun ama bu arada dna da yalan soyleyebilir eger farkli hucre dnalari karsilastirilirsa
Misafir   22 Ağustos 2010 Pazar 10:45

10 Ağustos 2010

Kanıt 4. Bölüm

Esra Hemşire, 25 yasındaydı. 27 Ağustos 2007 sabahı çalıştığı hastanenin bahçesinde ağır yaralı olarak bulundu. Hemen ameliyata alındı. İlk bakışta olay intihar gibi görünüyordu. Başkomiser Orhan ve yardımcısı Selim'in ise aklında, cevaplanması gereken çok sayıda soru vardı. Esra Hemşire gerçekten intihar mı etmişti? Cebinde bulunan intihar mektubunda yazanlar ne anlama geliyordu? Esra Hemşire’nin nisanlısı Metin, olay gecesi niye hastaneye geldi? Metin ve Doktor Yalçın neden tartıştılar? Esra ve mesai arkadaşı Sevgi Hemşire arasındaki sorun neydi? Esra Hemşire’nin kayıp olan pırlanta yüzüğü bulunabilecek mi? Hastanedeki güvenlik kameraları olayın aydınlatılması için yeterli olacak mı? Ve en önemlisi, ameliyattan sonra yoğun bakıma alınan Esra Hemşire, hayatta kalmayı başarabilecek mi?

2 Ağustos 2010

Kanıt 3. Bölüm

Istanbul’da bir inşaatta kimliği belirsiz bir kadının cesedi bulunur. Başkomiser Orhan ve yardımcısı Selim, bir yandan kurbanın kimliğini tespit etmeye çalışırlarken diğer yandan da cinayeti aydınlatmak zorundadırlar. Kısa zamanda kendilerini karmakarışık ilişkiler yumağının ortasında bulurlar. Bütün deliller kurbanın sevgilisini göstermektedir ama Orhan bu işte bir bit yeniği olduğunu düşünmektedir.

10 Temmuz 2010

Kanıt 2. Bölüm

Ormanda bulunan genç bir kadın cesedi... Hint tanrısı Şiva'nın izinde iki polis...
Başkomiser Orhan ve yardımcısı Selim, ormanda bulunan genç kadın cesedinin kime ait olduğunu ve cinayetin neden / nasıl işlendiğini bu hafta “Kanıt”ta gözler önüne serecekler. Genç ve güzel bir kadın, lüks hayatlar, ailesini bu kadın için reddeden yalnız bir adam...

6 Temmuz 2010

Kanıt 1. Bölüm

Serseriliğiyle mahalleye korku salan, kimse tarafından sevilmeyen Ahmet Emin öldürülür. Başkomiser Orhan ve yardımcısı Selim olay yerinde inceleme yapar, delilleri toplar ve şahitlerin ifadelerine başvurur.
Prof. Dr. Sevil Atasoy da, toplanan delillerden hangi bilimsel sonuçlara ulaşır.
Cinayet, hırsızlık nedeniyle mi işlendi? Olay, adi bir mahalle kavgası sırasında mı ortaya çıktı ? Yoksa, ortada görünenden fazlası mı mevcut?